Birkaç gün önce İstanbul'daydım. Bu, İstanbul'a ilk gidişim değildi ama ilk defa şehir içinde bu kadar uzun süre kaldım. Gerçekten çok büyük bir şehir. Hele ki yolumu bulmakta zorluk çektiğim anlarda hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi yön bulma konusunda. Sonunda ondan bundan sorarak bulduğum bir otobüse bindim ve efendi gibi paramı ödeyip şöförün hemen arkasındaki koltuğa oturdum. Tabi yol iz bilmediğim için biner binmez şöförle pazarlığımı yaptım:
-abi ben fenerbahçe ordu evine gidicem beni uygun bi yerde indirir misin ?
-mmz..mnmm tamam
-sağol abi..
herşey ilk anda çok güzeldi. Köprüler, dönemeçler aşıyorduk ve kimi zaman pek de tekin olmayan yollardan geçiyorduk. Şoför abimizin renkli telefon konuşmaları eşliğinde eşsiz bir şehir içi seyahat geçirdiğimi düşünüyordum. İstanbul, gece ışıklar eşliğinde daha bir güzel daha bir seksi görünüyordu gözüme.. Ancak bir süre sonra kıllanmaya başlamıştım. Ulan bu şoför beni unutmuş olmasın sakın ?
Bu kadar endişeli bir hali en son, fakülteye ilk girdiğim sene anayasa hukuku sınavından önce yaşamıştım. Bu gibi durumlarda bütün olasılıkları düşünürüm ve genelde de en kötüsünü düşünürüm..
-Abi ne olabilir ki yani en kötü ihtimalle bir tur daha atarım aynı otobüsle yine giderim gideceğim yere..
-BABAYI GİDERSİN, HİÇ SAATE BAKTIN MI SEN YAVRUM ? 22.45'TE NEREDE OTOBÜS BULUYOSUN İSTANBULDA ?
işte içimdeki şeytandan gelen bu sesle irkildim ve harekete geçmeye karar verdim. İlk önce ufak öksürük sesleri birkaç dakika sonra yerini 40 yıllık sigara bağımlısının böğürmelerine bıraktı ancak yine de adamın dikkatini kendi üzerime çekemedim. Dikiz aynasından saçımı düzeltiyormuş gibi görünme taktiğim de başarılı olamadı.
-Umutlarım tükeniyordu..-
Babamla cep telefonundan yaptığım ve arada geçen "tamam baba ben de ordu evine gelmek üzereyim sanırım" şeklindeki yüksek sesli sahte konuşma numarası da sonuç vermedi.. Artık gizli silahımı kullanma vakti gelmişti. En "şehri hiç bilmiyormuş" ses tonumla :
-abi benim ineceğim yere daha çok var mı ?
-haa evt sen in burada şu eczanenin oradan dümdüz aşağı inince görürsün..
-peki abi..
Gerilim dolu dakikalar yerini hafif sıcak bir İstanbul akşamında Bağdat caddesinden, adını hiç bilmediğim bir ara sokağa sessiz sedasız girişimle başlayan huzur dolu bir akşam yürüyüşüne bırakmıştı..
9 Temmuz 2008
Otobüste gergin bekleyiş
ne zaman yazılmış,
Çarşamba, Temmuz 09, 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Arkası yarın mı bu? devamı nerede?
birinci bölümü çektik bakalım talep olursa devamını da yazarız :)
puahahah komedi :) aferim ama bilmeden bi şehri gezmek cesaret ister
Yorum Gönder