Yeniden yazmaya başladım...Herşeye yeni bir başlangıç yapmak için..

29 Ekim 2006

enstantane serisi no : ¾

geçenlerde kumrular caddesinden yürüyorum evime doğru.akşam hafif karanlık.adamın biri arabasına biniyordu.ya da ben öyle zannettim...
adam arabasının kapısını açmaya çalışıyor sandım ilkten ama iyice yakınlaşınca olay anlaşıldı...

yaratıcı yurdum insanı yanyana parketmiş birsürü araçtan ikisinin arasına geçmiş arabasının kapısını açmaya çalışırmış gibi yapıp akşam karanlığından da yararlanarak çişini yapıyordu !
.............. !

akşamın hüzünlü karanlığında sessizliği deliyordu şırıl şırıl akan idrarın sesi ve şehit kanlarıyla sulanan yurdum toprağı şimdi başka sıvılarla ıslanıyordu..

nice 83 yıllara herkesin cumhuriyet bayramını kutlarım...

22 Ekim 2006

dumur ötesi bir muhabbet

Geçen gün spor yaparken 2 adet yaşlı insan (40-50 arası erkek) türünün konuşmasına şahit oldu.muhabbete orta yerinde kulak misafiri olduğum için duyduklarımı aynen yazıyorum konuşma şu şekilde ;

A-ee tabi bu durumda insanın canı sıkılıyor yaa
B-evet haklısınız
A-yani şimdi bir teknem var benim onunla bi tura çıkalım diyorum ama gelmiyor napcaksın
B-eheh evet doğru
A-tabi bu durumda da yedekler devreye giriyor (yedek ne demek anlicaksınız birazdan )
B-eheh tabi yani bi yaştan sonra hoşlanmıyorlar
A-gelse bile balo kıyafetleri falan giyiyor teknede
B-ehehe olmuyor tabi haliyle eheh
A-o yüzden bu çok eşlilik olayı mantıklı.Yani erkek buna doğası gereği elverişli durumda
B-hehehe tabi tabi doğru diyorsunuz..
A-bundan belki de 100 yıl sonra bu çok normal olacak çünkü erkeğin doğası buna müsait
B-evet haklısınız
A-şimdi avrupalılar bizi eleştiriyor çok eşliliği falan ama yani onlar da tuvalet ofis park bahçe demeden sevişiyorlar
B-....
A-Onlarda ilişkiler cinsellik üzerine genelde.bizde ki gibi değil.cinselliği bi ihtiyaç olarak görüyorlar
B-ehehh tabi haklısınız yani doğru diyosunuz..
A-Ee yani haklıyım tabi ki onlarda çok eşlilik yok ama hepsinin de ilişkisi olan biri var eşinin dışında..


yorum sizlerin...

11 Ekim 2006

böyle olacağını kimse bilemezdi...

Evet böyle olacağını kimse bilemezdi.Vakit yavaş yavaş tükeniyordu.artık çok vakit kalmamıştı.kimsenin sabrı da kalmamıştı ayrıca.heyecan doruk noktaya tırmanıyordu.ancak yelkovanın ve hatta sayenin aldığı her yol heyecanı sabırsızlığa ; sabırsızlığı da öfkeye dönüştürmekteydi.sessizliği yaran tek ses O'nundu.O ise kimseye aldırmıyordu.Tavırları çok rahattı.Huzursuzlanma kendini her geçen saniye daha bir somut şekilde göstermekteydi.Bir kurtuluş yolu vardı ancak bunun tercih edilmesi oldukça riskliydi ve kimse bunu göze almak istemiyordu.O ise istifini bir an bile bozmadan yaptığı şeyin ilahi bir boyutu varmışcasına eylemini sürdürmekteydi.Bu, kimsenin yabancısı olduğu bir durum değildi aslında.Orada bulunan herkes bunu hayatında çokça yaşamıştı ancak hiçbir zaman bu kadar öfkeye sebep olmamıştı bu olay.Oysa kimse zorla orada bulunmamaktaydı.İşte herkes kendi rızasıyla bilinçli şekilde bu ayinin içine girmişti ancak, kimse, O'nu hesaba katmamıştı ! oysa pek de tehlikeli durmuyordu.dışardan bakıldığında oldukça sevimili bile sayılabilirdi.ama herkes O'nun gerçek yüzünü şimdi görüyordu.Bu acıya boyun eğip kaderine teslim olanların yanında nefret dolu ve heran bir eylemi bir başkaldırışı körükleyebilecekler de vardı.Aslında herkes bir lider arıyordu.Bu zulme son verecek bir kahraman.Bu kahraman aslında hepimizin içinde vardı.Önemli olan uyuyan devi uyandırmaktı.Kimse kendinde bu cesareti bulamıyordu.Bunda elbette sorumuluktan kaçanların da etkisi vardı ancak onlar da bu acıdan nasiplerini almaktaydılar.Homurtular yükselmeye başlamış ve artık bu ritmik bir hal almıştı.O, hala en acımasız ve aldırmaz haliyle eyleminden biran bile şaşmadan tam bir disiplin içinde konsantre olduğu işi yapmaktaydı.Artık bişeylerin olacağı belliydi.Bu çok yakındı.İsyan ! tek yol isyandı ! ama kimse kendinde bu cesareti bulamıyordu.artık umutlar tükenmeye başladı.vakit yok denecek kadar azdı.bu kadar kısa zamanda ne yapılabilirdi ki ? Artık neye yarardı ? Herşey için çok geçti ! İşte o anda zifiri karanlığın ortasından yanan bir alev, gökyüzünden inen bir nur gibi o ses yankılandı...Herkesin beklediği şey buydu...!

Hocaammmmmm ! Bir sonraki ders başlıyacak müsadenizle dersi bitirsek !

Evet, tenefüsümüzü çalan bu cani bu acımasız insana biri sonunda tepkisini göstermeyi başarmıştı.Şüphe yok ki bu sesin sahibi o an herkesin gözünde ilahlaşmıştı.Oysa vakit kalmamıştı, bir sonraki dersin başlamasına saniyeler vardı ancak önemli olan bu zaferin kazanılmış, içimizde kalan duyguların bi temsilci aracılığıyla bile olsa iletilmiş olmasıydı.Bir sonraki derste idari yargı hocasının bizden ne kadar randıman alacağı tartışma konusu olabilirdi ancak yine de içimiz huzurluydu.Gözlerimizi kapatıp dersi dinlemeye başladık...